Anadolu Gönüllüsü olarak İzmir Gümüşpala Öğrenim Birimi’ne gittim. İzmir her zaman tanımak istediğim, kültürünü, insanını görmek istediğim şehirlerin başında gelmekteydi. Projem aynı zamanda bana bu imkanıda sunmuştu. Çocuğun Kaleminden adında bir proje yazdım ve gerçekleştirdim. Proje kapsamında her çocuğa önce değerler eğitimine ilişkin kısa bir eğitim vererek sonrasında yazarlık mesleğini tanıttım ve her çocuğa kendi öykü kitabını yazma imkanı sağladım. Projemde ki nihai amaç çocuklarda bulunan özgüven ve yaratıcılık duygusunu geliştirerek aslında kendi çerçevelerinden zor olarak gördükleri her şeyin o kadar zor olmadığını ve belkide imkansız diye düşündükleri olguları gerçekleştirebileceklerini göstermekti. Projeyi tasarlarken aklımda oluşan slogan ise ‘ Hayallerde Kalmasın’dı. Proje aynı zamanda günümüzde oldukça önem kazanan, insanı insan yapan değerlerimizi çocukların daha iyi kavramalarını ve benimsemelerini sağlamış oldu.
Birime ilk gittiğim gün çok sıcak bir ortamla karşılaştım. Birim sorumlusu projem ve bana karşı çok ilgiliydi ve oradaki herkes de bende aynı hissi uyandırıyordu. Bu ilk izlenimim birime gelmeden önce aklımda bulunan küçük tereddütlerimin ortadan kalkmasını ve rahatlamamı sağlamıştı. Artık sadece heyecanla çocuklarımla tanışmayı ve projemi gerçekleştirmeyi bekliyordum. Çocuklarla tanıştığımda ise her şey beklediğimden daha güzel bir şekilde gelişmeye başladı. Oradaki çocukların her biri bulundukları yerin ve yapacakları şeylerin farkındaydılar ve projeye karşı çok ilgili, isteklilerdi. Yaşlarının da getirisi olarak etkinlik esnasında zaman zaman birbirleriyle küçük iletişim sorunları yaşasalar da konuşarak çözüme ulaştırdık. Kendi kitaplarını yazma fikri çocukların çoğunu bir hayli heyecanlandırmıştı. Ve ilk günden itibaren verdiğim yönergeleri doğru takip ederek ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlardı. Etkinlikler esnasında çocuklarla beraber çok eğlenceli ve keyifli zaman geçirdik. Benim için etkinlik olan her gün artık tatlı bir telaşa dönüşmüş ve her etkinlik öncesi o gün için gerekli hazırlığı yaparak çocukları bekliyordum.
Çocukların ve benim heyecanla bekliyor olduğumuz, son etkinlik günümüz olan imza günü ise çok çabuk gelip çatmıştı. O gün belki de hayatım boyunca unutamayacağım yaşadığım en masum, en duygusal anılardan birisi gerçekleşti. Birime gittiğim ilk günden itibaren koridorda etkinlik öncesi ve sonrası gördüğüm sürekli bana bakarak tebessüm eden küçük bir kız çocuğu vardı. Yaşı dolayısıyla benim etkinliklerime katılamıyor ama her gün yanıma gelip konuşuyor, bana sarılmak istiyordu. Son gün, imza günümüzde herkes davet edilmişti ve o da bize katılacaktı. İmza günü programımızı başlatmadan koridorda yanıma gelerek bana yine gülümsedi ve elleri arkasında avuçlarında bir şey gizliyordu. Biraz sohbet ettikten sonra bana bir hediye getirdiğini söyledi. Ben biraz telaşlanmış biraz da şaşırmıştım. Arkasında sakladığı ellerini bana doğru uzattı ve minicik avuçlarının içinde küçük bir kalp vardı. İşte tam da bu görüntü bende tarif edilemez duygulara yol açtı. Olmaktan her zaman en mutlu olduğum yerde, TEGV’de yaptıklarımın bana neler kattığını, mesleğimin ne kadar kutsal olduğunu geçirdim saniyeler içerisinde aklımdan. Ve o an benim de tüm sevgim, tüm duygularım o minicik avuçların içerisine akıp gidiyordu sanki. Kalbi elime aldığımda üzerinde yazanıda okumamı istedi benden. ‘Seni Seviyorum’ yazıyordu. Hayatımda aldığım bu en mükemmel hediye için teşekkür ettim ve ona sarıldım. Bir çocuğun sevgisini kazanmak, onu mutlu etmek belki de dünya üzerinde ki duyguların en güzeli olabilir. Düşünmeden, yargılamadan inanabileceğim nadir hislerden. Bu sevgi o kadar değerli ve insana o kadar içten sarılıyor ki. Yüzümde yarattığı gülümseme ve kalbimde yarattığı huzur işte tam da benim için mutluluğun adresi.
Yaşadığım bu güzel anının da ardından imza gününü başlattık. O gün bize gönüllü arkadaşlar ve birim sorumlusu da katılmıştı. Çocukların heyacanı yüzünden okunuyor ve birkaçı kitabının sunumunu yapmaktan biraz çekiniyordu. Hep beraber onları da cesaretlendirerek kitap sunumlarını ve imzaları tamamladık. Sunum esnasında ise yaptığı işi fazlasıyla ciddiye alarak dikkatleri üzerine çeken, kitabının sunumunda TEGV’e duyduğu sevgiyi anlatan bir kız çocuğu vardı. Daha okula bile gitmeden geldiği ilk yerin TEGV olduğunu ve burayı kendi ailesi gibi görüp, gelişimine sağladığı katkılardan bahsediyordu. Kitabında da bu hikayesine yer vermiş ve kitabına kendi yazdığı ‘İmkansızı başaran insan, hayallerini ve hayattaki adımlarını gerçekleştirmiş demektir.’ sözüyle başlamıştı. Kitap sunumlarının tamamlanmasının ardından, birim sorumlusunun destekleriyle küçük bir kutlama da gerçekleştirdik. Herkes için eğlenceli ve güzel bir gün de bu şekilde sona ermişti. Aynı zamanda benim için mükemmel bir deneyim olan Anadolu Gönüllülüğü de burada sona eriyordu. Artık son gün olmasından ve projenin bitmesinden dolayı gelecek olan ayrılığın hüznünü bir nebze olsun bastırmak için çocuklarla birim bahçesinde oyun oynayarak eğlenceli bir vadalaşma gerçekleştirdik ve günü sonlandırdık.
Gerçekleştirdiğim proje ve İzmir benim için mükemmel bir deneyimdi. Proje esnasında aynı zamanda sık sık çevreyide gözlemleme imkanı buldum. İzmir’de öğrenim biriminin bulunduğu mahalle, Gümüşpala’nın insanları ve yapısı daha çok İç Anadolu Bölgesi’ni anımsatıyordu insana. Yani bu mahalleye İzmir’in İç Anadolu’su diyebiliriz. İnsanları dışarıya biraz daha kapalı görünüyor ve bazı şeylere karşı biraz daha çekimser tavırlar sergiliyorlardı. Buna rağmen TEGV öğrenim birimine karşı yoğun bir ilgi gösteriyorlar ve güven duyuyorlardı. Aileler çocuklarının, birime gelerek çok faydalı faaliyetler gerçekleştirdiklerinin bilincinde ve kişisel gelişimlerine katkı sağladığının farkındaydı. Hatta etkinlik öncesi hazırlık için gittiğim günlerden bir gün, çocuğunu birime getiren bir anne biraz beni izledikten sonra benimle sohbet ederek büyük bir ilgi ve merakla projemi dinledi. Bu durum beni çok mutlu etmiş aynı zamanda yaptığım şey için daha çok heyecanlandırmıştı. TEGV her yerde olduğu gibi orada, bulunduğu bölgede de tüm insanların sevgisini kazanmış ve ilgileri üzerine çekiyordu. Aileler orada bulunan öğrenim birimine, aile sıcaklığında bir eğitim yuvası gözüyle bakıyordu.
Anadolu Gönüllüsü Projesi kesinlikle tekrar gerçekleştirmek isteyeceğim çok güzel bir deneyimdi. Artık İzmir’de dahil olmak üzere TEGV ailesinin bulunduğu herhangi bir ile gittiğimde kesinlikle uğrayacağım bir birim, park, ateşböceğinin bulunduğunun bilincindeyim. Bana bu güzel deneyimleri yaşattığı, projemi gerçekleştirme imkanı sunduğu, her zaman güzel duygular yaşamama yol açtığı, anılarıma her gün bir yenisini kattığı ve gerçekleştirdiği tüm güzel faaliyetler için TEGV’e minnettarım. Bu ailenin bir parçası olmaktan sonsuz onur, gurur ve kıvanç duyuyorum.
FEVZİYE DÖNMEZ