“Kurumsal Yönetim” nedir? sorusundan yola çıkarak konuyla ilgili tüm merak edilenleri TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Feyyaz Ünal’a sorduk. Sizler için gerçekleştirdiğimiz röportajı keyifle okumanızı dileriz.
- Bize biraz kendinizi tanıtır mısınız?
Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdikten sonra, çalışma hayatıma ARGE Danışmanlık’ta Yönetim Danışmanı olarak başladım. 2006 yılından itibaren ise şirketleri arasında Batıçim, Batısöke, Batıenerji, Batıbeton ve Batıliman bulunan Batı Anadolu Grubu’nda İcra Kurulu Üyesi olarak çalışmaktayım. Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığının yanı sıra, TİM Sektörler Konseyi Üyesi, Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi, Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu ve Elektrik Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu üyesi olarak iş dünyası örgütlerinde aktif rol alıyorum. Cevaplar Şirketin İçinde – Bir Aile Şirketi Hikayesi adında kendi hikayemi anlattığım bir de kitabım var.
- Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin kuruluş amacından ve faaliyetlerinden biraz bahseder misiniz?
Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD), kurumsal yönetim anlayışının ülkede tanınması, gelişmesi ve en iyi uygulamalarıyla hayata geçirilmesi amacıyla 2003 yılından bu yana çalışmalar yapıyor.
TKYD, şirketlerin gelecekte de var olabilmesinin yolunun ‘başarılı bir kurumsal yönetim yapısı’ oluşturabilmelerinden geçtiği ve kurumsal yönetim yapısının sağlam temellere oturmasının sadece tek tek şirketlere değil, tüm Türkiye’ye büyük fayda sağlayacağı fikrinden hareketle faaliyet yürütüyor. Düzgün ve kurallı bir yönetim yapısı, yatırımcıların duyduğu güveni, yatırım girişlerini, şirketlerin ve sermaye piyasalarının rekabet gücünü artırıyor. Diğer yandan olası sarsıntılara ve krizlere karşı da dayanıklılığı artırıyor.
TKYD olarak bu doğrultuda 17 yıldır, kurumsal yönetim kavramına sahip çıkmaya, geliştirmeye ve yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Çalışma grupları, webinar, toplantı, yayınları, Anadolu seminerleri ve mevzuat çalışmaları ile kurumsal yönetimin her alanında iyi uygulamaları destekliyoruz.
Derneğimiz bugün artık 600’ü aşkın bireysel, 58 kurumsal üye ile özel sektör, medya, düzenleyici kurum ve kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları ve akademik dünya arasında önemli bir iletişim ağı kurmuş durumda.
- Kamuda, vakıflarda ve özel sektörde kurumsal yönetim anlamında ne gibi farklılıklar oluyor?
Kurumsal yönetim, adil, şeffaf, hesap verebilir ve sorumlu bir yapı inşa edebilmenin olmazsa olmazıdır ve etkin yapılar kurmayı hedefleyen tüm kurumlar bu anlayışın içinde var olmalıdır. Bu bakış açısıyla özel şirket, kamu kuruluşu ya da STK olmak arasında bir fark yok. Uygulamada tabi olunan mevzuatlar, kuruluşların doğası gereği var olan mekanizmalar farklılaşabilir. Kamuda, vakıflarda ve şirketlerde bu anlamda kurumsal ihtiyaçlar ve mekanizmalar farklılık göstermektedir. Bu sebeple iyi yönetim anlayışını her kurumunun kendine özel dinamikleriyle değerlendirip yerleştirmek önemlidir. Dolayısıyla Kurumsal yönetim için en temel söylemlerden biri “bir beden herkese uymaz”dır.
- Kurumsal Yönetim İlkelerine uyumun kurumlara en önemli katkıları nelerdir?
Sürdürülebilir olmak için kurumsal yönetilmelisiniz. Düzgün ve kurallı bir yönetim yapısı, yatırımcıların şirketlere ve kamuya duyduğu güveni, yatırım girişlerini artırıyor ve itibar sağlıyor. Tüm bunlar beraberinde rekabet gücünün artmasını getiriyor. Kurumsal yönetim, finansal açıdan sağlanan başarının sürekliliğini sağlaması açısından da bir teminat anlamına geliyor. Finansal sonuçlarda başarının sürekliliği ise, belirsizliklere karşı esneklik ve çeviklik, krizleri kolay atlatabilme becerisi kazandırarak işletme ve kurumların elini güçlendiriyor. Özetle “iyi yönetim” ve iyi yönetimin sonucu olan “iyi itibar”, şirketler ve kurumlar için finansal anlamda başarıyı çeken bir mıknatıs işlevi görüyor.
Diğer taraftan şirketler, çoklu belirsizlikleri iyi yönetebilmesini, hızlı karar alabilmesini, öngörülü davranabilmesini, dünyada olan biteni ve değişimleri iyi izlemesini, bu olan bitene hızla adapte olabilmesini ve ne olursa olsun, fırtına sonrası, kendisinin de içinde olduğunu düşündüğü gemiyi, hasarsız bir biçimde kıyıya ulaştırabilmesini, hatta krizlerden kendisine yepyeni fırsatlar yaratarak çıkmayı istiyor. Bunun yolu, iyi yönetimden geçiyor. Kurumsal yönetimi benimsemiş kurallı bir yönetim anlayışı elbette şirketlerin finansal karlılıklarına da olumlu yansıyor. Söz konusu şirketler bu sayede daha kolay yatırımcı bulabiliyor, finansal piyasalarda kredibilitesi yükseliyor, nitelikli insan kaynağını daha kolay çekebiliyor, pazar payı yükseliyor, rakiplerle aynı kalitede ürettiği ürün ya da hizmeti daha yüksekten fiyatlandırılabiliyor bu daha fazla kâr ve yatırım anlamına geliyor. Ayrıca tedarikçiler tarafından sağlanan hizmet veya ürün arzında, rakiplerine göre pazarlık gücü artıyor, kısıtlı hammadde veya yarı mamul tedarik sürecinde, rakip işletmelere göre öncelik sahibi olabiliyor, pazarda trend belirleyebiliyor, hisse senetlerinin değeri yükseliyor, en önemlisi ise gelecekte de var olma şansı oldukça artıyor. Tüm bunlarında ötesinde kurumlarını sonraki yıllara taşırken, gerekli mekanizmaları kurmuş, sürdürülebilirlik bir gelecek için adımları atmış oluyorlar.
- Kurumsal Yönetim Endeksi ve Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi ve hakkında neler söylemek istersiniz?
Türkiye’de, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından hazırlanan bir metodoloji ile “Kurumsal Yönetim Derecelendirme” notu alan kuruluşların oluşturduğu ‘BIST Kurumsal Yönetim Endeksi’ var. Hesaplanmaya başladığı 2007 yılından bugüne bu endeks, mensubu olan kuruluşların itibarlarına olumlu katkılar yapıyor.
Endeks, Yıldız Pazar, Ana Pazar ve Gelişen İşletmeler Pazarı’nda işlem gören ve kurumsal yönetim ilkelerine uyum notu 10 üzerinden en az 7, her bir ana başlık itibarıyla 10 üzerinden en az 6,5 olan şirketlerin fiyat ve getiri performansının ölçülmesi amacıyla oluşturulmuş. Kurumsal Yönetim İlkelerine uyum notu ise SPK tarafından belirlenmiş derecelendirme kuruluşları listesinde bulunan derecelendirme kuruluşlarınca, şirketin tüm kurumsal yönetim ilkelerine bir bütün olarak uyumuna ilişkin yapılan değerlendirme sonucunda veriliyor.
Derecelendirme 4 ana başlık altında yapılıyor: Pay sahipleri (%25 ağırlık ile); Kamuyu aydınlatma ve şeffaflık (%25 ağırlık ile); Menfaat sahipleri (%15 ağırlık ile) ve Yönetim Kurulu (%35 ağırlık ile). BİST Kurumsal Yönetim Endeksi kapsamındaki şirketlerin derecelendirme notlarına, şirketlerin Kamuyu Aydınlatma Platformu'ndaki açıklamalarından ulaşılabilir.
Bununla birlikte, halka açık olmayan bazı şirket ve sivil toplum kuruluşları da kurumsal yönetim derecelendirmesi yaptırıyor ki bu da çok sevindirici bir gelişme. Derneğimizin Sivil Toplum Kuruluşları Çalışma Grubu’nun bir projesi olarak STK’larda Kurumsal Yönetim Derecelendirme Raporu çalışmasını üç yıldır yürütüyoruz ve STK’lara bu anlamda yol gösterici olmaya çalışıyoruz.
Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği olarak her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz Kurumsal Yönetim Zirvesi kapsamında, ‘Kurumsal Yönetim Ödülleri’ veriyor ve bu ödüllerle ülkemizde bu alanda iyi uygulama örneklerini tanıtabilmeyi, iyi uygulamaların artmasını teşvik etmeyi ve BİST Kurumsal Yönetim Endeksi ile ilgili bilinilirliğin artmasını hedefliyoruz.
- TKYD Ödüllerinde en yüksek kurumsal yönetim derecelendirme notuna sahip STK olmak bizim için çok onur vericiydi. Bunun sürdürülebilirliği konusunda tavsiyeleriniz neler olur?
Ülkemizdeki sivil toplum kuruluşlarının kurumsal yönetim anlayışına kavuşmaları, kurumsal organizasyon ve değer üretme konularında sürdürülebilir yol izleyebilmelerine, profesyonellerinin yönetim algısını artırmaya da katkı sağlar. İyi yönetim kodlarına sahip olmaları, şirketler ve diğer kuruluşlarla sürekli dirsek temasında çalışmaları sayesinde, toplamda ülke için de olumlu etkiler yaratır. İtibar, üyelerine en iyi hizmeti sağlamayı amaçlayan sivil toplum kuruluşları için de kuşkusuz vaz geçilmez bir unsur ve kurumsal yönetim, sürdürülebilirliğin de itibarın da teminatıdır.
Bu yıl açıkladığımız Kurumsal Yönetim Ödülleri sonuçlarında TEGV birincilik ödülünü aldı. TKYD olarak, kurumsal yönetim yapısının sağlam temellere oturmasının sadece tek tek şirketlere değil, tüm Türkiye’ye büyük fayda sağlayacağı fikrinden hareketle yol alıyoruz. İyi uygulamalarla öne çıkan tüm şirket ve STK’larımıza kurumsal yönetim anlayışının yaygınlaşmasına sundukları katkı için TKYD adına teşekkür ediyorum
İyi uygulamaların devamı ve bu konuda istikrar aslında zamanın ruhunu anlamak ve kuruluşlarımızı risk ve olasılıklara hazır tutmaktan geçiyor. Başta söylediğim gibi her kuruluşta uygulama ihtiyaçları değişebilir, dönemsel olarak fark gösterebilir. Bu ihtiyacın doğduğunu tespit etmek için derecelendirme güzel bir araç. Ancak asıl olan üst yönetimlerin bu konuyu sahiplenerek fark yaratacak uygulamaları kuruluşlarda yapmak istemeleri. Ortak aklı yönetebilmek, kurumsal yönetimi kuruluşun misyonu ve iş sonuçlarıyla bağlayabilen entegre bir bakış açısına sahip olmak gerekli.
Bizler, kurumsal yönetimi, sadece yapmış olmak için kurgulanmış bir yapılar silsilesi olarak görmüyoruz. STK’larımız için de durum böyle. İlgili kuruluşlara, bağışçılarımıza ve topluma olan sorumluluğumuzu yerine getirmek hedefindeyken, faaliyetlerimizin etkinliğini ispat etmekle de yükümlüyüz. Dolayısıyla kurumsal yönetime uyum, devam eden, gelişen bir süreç. Üst yönetimlerin destek ve yönlendirmesiyle sivil toplum kuruluşlarını kendi yapılarını güçlendirmeye devam etmelerini temenni ediyoruz.