1. Bize biraz kendinizden ve TEGV`le nasıl tanıştığınızdan söz eder misiniz?
Stockholm’de doğdum. İsveçli annem, Türk babam ve üç kardeşimle birlikte çocukluğum bol bol açık havada oyunlar oynayarak ve Astrid Lindgren’in kitaplarını okuyarak geçti. İlkokul ve liseyi Stockholm Fransız okulunda okudum. Daha sonra Paris´te Ecole Superieure d`Arts Graphiques (ESAG) ve ardından New York’ta Parsons School of Design’da resim bölümünü bitirdikten sonra sanat çalışmalarıma devam ettim. Yirmi beş yıldır eşim ve iki çocuğumla birlikte İstanbul’da yaşıyorum ve bu yıllar içerisinde çocuk ve sanat üzerine Enka Okulları, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Pera Müzesi gibi çeşitli sanat kurumları, İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali gibi farklı STK ve organizasyonlarda çalıştım. Çocuk ve sanat üzerine çocuk kitapları resimleyip yazdım. TEGV’nin teklifi üzerine Düşler Atölyesi Modül 2’nin yeni müfredat içeriğini geliştirdim.
2. Sanatın çocuklar üzerinde ne gibi olumlu etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?
Sanat ve yaratıcılık kendini geliştirmekle çok alakalıdır. Yaratıcı çalışmalar yaparken, yaşadığımız dünyayı keşfederek, inceleyerek, düşünerek, daha iyi anlayarak kendimizi ifade ediyoruz. Bütün bu keşifler, bilgiye ve iç görüye dönüşerek, çocukların, kendilerini ifade etmelerini sağlar.
Sanat, çok zevkli ve aynı zamanda en etkili öğrenme araçlarından biridir. Sanatın öğrenme gücünü arttırdığını bilimsel olarak da biliyoruz. Yaratıcılık, kalıplaşmış bilgilerden uzaklaşarak özgürleşmek, yenilikçi bir bakışla gerçeği görebilmektir. Biz yetişkinler, çocukların yaratıcı girişimlerini destekleyerek, potansiyellerini ortaya çıkararak, yaptıklarını anlattırarak, onları dinleyerek ve yaptıklarıyla ilgili sorular sorarak gelişimlerinde olumlu bir etki yaratabiliriz. Bu çalışmaları yılmadan gerçekleştirmeye ve yeni şeyler denemeye teşvik ederek hayal güçlerini uyandırabiliriz. Sanatsal yaratıcılık, yaratıcı dil, hayat boyu gelişir. Çocuklar kolay şeylerden pek hoşlanmazlar, içlerindeki ateşi biraz körüklemek etkili olabilir. Sanat, çocukların ufuklarını açar ve onların daha derinlemesine düşünmelerini öğretir. Bu süreçte birbirleriyle konuşarak, yeni fikirler paylaşırlar, dolaysıyla bu birlikteliğin bir de sosyal boyutu vardır. Birlikte, grupça çalışılır ve böylece çocukların öz güvenleri artar.
3. Sizce çekilmiş olan Düşler Atölyesi Modül 2 videolarının çocuklar üzerindeki etkisi nasıl olmuştur?
Düşler Atölyesi Modül 2, TEGV gönüllülerinin eğitimde kullanacakları 10 haftalık, üç farklı yaş gruplarına verilecek sanat eğitim programlarını içeren üç ayrı kitaptan oluşuyor. Bu kitaplardan seçtiğimiz bazı çalışmalar videolarda kısa olarak gösteriliyor. Videoların, birer "teaser" gibi, sunduğu farklı konular, sanata başlamak için bir ilham kaynağı olabilir. Çocuklar her zaman bir şeyler yapmak ister ama tam olarak ne yapmak istediklerine karar veremeyebilirler. Bu videolar, sanat çalışmalarının ne tür çalışmalar olabileceği ve nasıl yapılabileceği konusunda tadımlık fikirlerle örnekler vermektedir. Çocukların bu videolardan hareketle sanat çalışmalarını devam ettirebilmelerini hedefliyoruz.
4. Çocuklarımıza sanatı sevdirmek için neler yapabiliriz?
Çocukların gündelik hayatlarında sanata daha çok erişebilmeleri için çok şey yapılabilir! Evde sanat malzemeleri bulundurulabilir, gündelik geri dönüşüm malzemeleriyle yaratıcı çalışmalar yapmaları teşvik edilebilir. Doğayı tanımak, ondan esinlenmek, ailece birlikte bir şeyler yaratmak çocukları olumlu etkiler. Yetişkinlerin ilgi ve heyecanları çocukları da motive eder ve onları heyecanlandırır. Kitap ve sanal ortamda değişik sanatçıların hayatları ve sanat çalışmaları incelenebilir, dünyada başka çocukların neler yaptıkları araştırılabilir, gerçek ve sanal müzelerde gezilebilir.