- Mesut Özkan
Bir gün yurt odasında otururken oda arkadaşım TEGV'den bahsetti. İlk defa duyuyordum, çocuklar ile ilgili olduğunu ve de onların mutlulukları için çalıştıklarını anlatınca hemen ilk fırsatta katılmak istediğimi belirttim. Hemen ertesi hafta Vakıf Tanıtımı aldım. O dönem İletişim ve Yöntem Eğitimi vardı onları almak için derslerden dolayı zaman bulamadım ve ne yazık ki bu yüzden ancak 5 ay sonra çocuklarla buluşabildim.
Daha o günlerde kapıdan girdiğim andan itibaren harika insanlarla tanıştım kimisi ile halen TEGV çatısı altındayız kimisi ile de başka çatılar altında gönüllü işler, projeler yapmaya devam ediyoruz. İyi ki gelmişim ve o güzel insanları tanımışım. Gün geçtikçe TEGV ailem olmaya başladı. Her yaptığımız güzel iş sonrası çocukların yüzündeki mutluluğu görünce daha mutlu oluyor, onların üzüldüğünü görünce ise nerede hata yaptığımızı sorguluyor, bir sonraki sefere daha iyisini yapmaya gayret ediyoruz. Geriye dönüp baktığımda hayatımda TEGV büyük yer almış, öyle ki ailemle bile daha az görüşür olmuş, hatta kendi mutluluğumu unutmuş duruma gelmişim. Özellikle daha önce çocuğumuz olanların daha sonra gönüllü olarak yanımda yer aldıklarını ve hatta başka yerlerde de bizleri örnek alarak daha güzel işler yaptıklarını gördükçe ayrı bir mutluluk duyuyorum.
Bizim oralarda kimse çocuklara önem vermez gönüllü işlerin adı bile geçmez. Benim de üniversiteye gelinceye kadar gönüllülük kavramı üzerine en ufak bir fikrim yoktu. Gönüllülüğe başlamadan birkaç ay evvel kardeşimi kaybetmiştim ve onun en büyük hayali öğretmen olup çocuklarla iyi şeyler yapmaktı. Onun hayalini ben gerçekleştirmek istedim, belki öğretmen olamayacaktım ama TEGV'de gönüllü olarak belki daha fazla çocuğa dokunacaktım. Umarım şimdi o da mutludur... "Bir çocuk değişir, Türkiye değişir."