- Yusuf Katarcı
Günlerden Cumartesi, sabah 10.00'da antrenman için hazırlıklarımızı tamamlıyorduk, ama bugünün bambaşka bir güzelliği vardı. Mükemmel bir kardeşimiz olan Emre bizlerleydi ve hep birlikte çok güzel bir antrenman yaptık. Ama kardeşimizin asıl sürprizi antrenman sonrasındaydı. Emre'nin çocuklar için getirdiği forma, ayakkabı, t-shirt vs. hepsi çok güzel hediyelerdi. Çocuklar öncelikle hediyeleri görünce (bilirsiniz o duyguları çocukluğumuzdan) sevinç ve gülüşmeler bir şelale halini aldı. Ayrıca iki takımın da formalarının olması, çocuklarımıza küçük yaşta sporun şiddet ve holiganlık olmadığını; birlik, beraberlik üzerine kurulu bir yarışma olduğunu göstermesi açısından çok iyi düşünülmüştü. Artık maç saati gelmişti ve çocuklar hemen formalarını giyip hazırlandılar. Herkes otobüsteki yerini aldı. Sahaya ulaşıncaya kadar nasıl bir heyecan olduğunu çocukluktan biliriz.
Güzel şeyler bir an önce olsun, ama o gün asla bitmesin isteriz. Nihayet o çok istedikleri yere ulaşabildik. Tabii bununla bitti mi dersiniz? Hayır. Bir de maçın başlama saatini beklemek vardı ki, bunun için çok sabırsızlanıyorlardı. "Hadi hemen gidelim", "Oynasınlar bakalım" şeklindeki ısrarların sayısı her dakika artış göstermekteydi. Sonrasında ne mi oldu dersiniz? Takımın maskotu olan Fıstık'ı sıkıştırmaya başladırlar. Fıstık bu sevgi selinden canını zor kurtardı. İnanılmaz bir gündü, her şey bu kadar mı mükemmel olabilirdi? Evet. O gün sanırım ben onlardan daha fazla çocuk olmuştum. O an elimizde bir heyecan ölçer olsaydı, sanırım göstergesi patlardı. Hayatım boyunca unutamayacağım bir gündü. Hafızalarımızda mükemmelin üzerinde bir anımız olmuştu. Gaziantep Eğitim Parkı Basketbol Gönüllüleri olarak, tüm yetkililere tekrar tekrar teşekkürlerimizi sunarız.