Çocuk, 0-18 yaş arasındaki bireyin tanımıdır. Oyun oynayan, okula giden, büyüyüp gelişen, gülümseyen, meraklı, umutlu, masum bir bireydir çocuk. Ancak; yerine karar alabileceğimiz, söz hakkının olduğu durumlarda bile söz hakkı vermeye değer görmediğimiz, giyeceği ayakkabıdan arkadaşlık ilişkilerine, seçeceği meslekten hayatını paylaşacağı eşe kadar seçimlerine müdahale edebileceğimiz biri değildir çocuk.
Çocuklar, yetişkinler kadar ve yetişkinler gibi söz hakkı bulunan, hakları, zevkleri, sınırları olan bireylerdir. Yetişkinler, sadece tarihi geçmiş çocuklardır (Dr. Seuss).
Oyun, çocuğun dilidir. Gerçek eğlence ihtimali yalnızca çocukların toplandığı bir yerde mümkündür. Çünkü çocuk her şeyi oyunlaştırır, oyunla büyür. Oynar çocuk; eğlenir, üretir, düşünür, sorar. Oyunsuz çocuk, çocuksuz oyun var sayılamaz. Duygularını sözel olarak aktarmak için gerekli bilişsel gelişimini henüz tamamlamamış olan çocuk için oyun, duyguların dışa vurumu olur.
Oyun çocuğun yaşamıdır. Bu yaşamı onlarla paylaşmak, çocuklarla oynamak, çocuklarla ilişki kurmak ve paylaşmak ebeveynlerin yapması gereken en önemli şeylerden biridir. Sorun çözme ve beceriler oyun yoluyla gelişir. Çocuk, oyun ile günlük yaşantılarına benzer durumlar oluşturur ve bunların üstesinden gelerek denemeyi ve düzenlemeyi öğrenir. Oyun, çocuğun belkemiğidir. Oynayarak öğrenen çocuk, saçtığı ışıkla geleceğine koşar adımlarla ve umut dolu gözlerle ilerler.
Oyunsuz çocuk, çocuksuz oyun yoktur. Çocukların gözüyle bakıldığında oyun çocuğun en önemli işi, oyuncak ise çocuğun en önemli aracıdır. Oyun, çocuğu eğlendirmenin yanı sıra bilişsel, duygusal, sosyal ve dil gelişimine katkı sağlamada önemli bir yerde bulunmaktadır. Çocukların gelişimsel yönden gereksinimi olan beslenme, uyku, vs. kadar oyun da önemli bir gereksinimdir. Bu temel ihtiyacın karşılanmaması veya kısıtlandırılması, çocuğun gelişimini yeterince tamamlayamamasına yol açar.
Oyun, çocuğun hiçbir dış etkiye bağlı olmadan kendi isteği ile yaptığı tüm etkinliklerdir. Oyunun bir aracı olan oyuncaklar ise gerçekliği ve somutluğunun yanında, çocuğun hayal gücünün bir ürünü olarak her şeye dönüşebilen bir nesnedir. Çocuklar yetişkinlerin dünyalarına, oyuncaklar yardımıyla geçirdikleri deneyimlerin ardından girmeye hazır olabileceklerdir. Her şeyin ötesinde oyun, uluslararası geçerliliği kabul edilmiş bir çocuk hakkıdır. Bizlere düşen, geleceğine adım adım ilerleyen minik kalplerimizin bu hakkı doyasıya yaşamasına imkan tanımak ve gelişimlerini sağlıklı bir şekilde tamamlamalarını şükranla seyretmektir. Oyun, çocuğun hakkıdır, çocuğun elinden alınamaz;kısıtlanamaz.
Doğan Cüceloğlu’nun da dediği gibi “mükemmel değil merhametli çocuklar yetiştirin. Karıncaları ezmeyen, ağaç dallarını kırmayan, çiçekleri ezip geçmeyen, sevgiyi ve hissettirmeyi bilen çocuklar.”
Nefes dolu bir geleceğe, umut dolu çocuklara ve çocuğa çocuğun diliyle yaklaşan, çocuğun iyi ve sağlıklı bir birey olması için elinden gelen her fedakarlığı yapan yüce gönüllü insanlara...
AFRA NUR ÇELİK
Bekmezci, Hediye ve Özkan, Havva. (2015). Oyun ve Oyuncağın Çocuk Sağlığına Etkisi. İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Dergisi. 5(2):81-87.
Sığırtmaç, Ayperi. (2018). Çocuk ve Oyun. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi.