yükleniyor

TEGV Başka Bir Dünya

TEGV Başka Bir Dünya
  • Rumeysa Ruken POLAT

Hikâyem; bir gün mutlaka gerçekleşeceğini bildiğim prenses olma hayalimin gerçeğe dönüşmesi ile başladı.


Evime uzak olduğu için hiç gidemediğim, giden arkadaşlarımdan dinlediğim ve bana başka bir dünya gibi gelen o yere TEGV’e bin bir çabayla ailemi ikna ederek gidebilmiştim sonunda. Sabahtan gidiyor iki ayrı etkinliğe katılıyor, etkinlik aralarında daima bahçesinde koşturuyor ve eve dönmemek için abla/abilere yardımcı olup ortalığı toplamaya çalışıyordum. Öyle istemiyordum ki eve gitmeyi bir gün bahçedeki çiçekleri sulamayı bile teklif etmiştim onlara.
İlk gittiğimde bilgisayar etkinliği ile düşler atölyesini seçmiştim. Alçıdan yaptığımız dekoratif süslerin bir gün en çok özlediğim atmosferlerden birini hatırlatacağından habersiz her yaptığımı eve getirir, aileme, arkadaşlarıma, eve gelen misafirlere ve neredeyse bütün mahalleme gösterdikten sonra özenle anı kutuma kaldırırdım. Bilgisayar atölyesinde ise ablanın öğrettiği her şeyi doğru yapınca bir oyun kaptığımızı ve rekabetimizin masumiyeti hep aklımda.


Bir hafta sonu TEGV’e bir tiyatro etkinliği düzenleneceği söylendi. Katılmak isteyen yaklaşık on beş çocuk takıldık abimizin peşine. Bize tekstler verildi, çalışmamız istendi ve önümüzdeki hafta eleme yapılacağı söylendi. O zamana kadar hiç tiyatroya gitmemiştim ama o kadar merak ediyordum ki deli gibi çalıştım bütün rollere! Biri olmazsa diğerini oynayacaktım. Sonraki hafta herkesin rolü belirlendi, prenses oldum. Artık hafta içi bile TEGV’e gitmek için bahanem vardı. Vali Bey’in de dahil olacağı bir 23 Nisan programında sunacaktık oyunumuzu. Bütün ekip çok ciddiye alıyorduk işimizi.
Yıllar sonra TEGV’e drama eğitmeni olarak gönüllülüğüme başladım. Çocuklara olan düşkünlüğüm beni buraya daha bağlı kılsa da her zaman ben çocukken benimle ilgilenen, isimlerini unuttuğum ama bana hissettirdikleri sıcacık hissi unutmadığım o ablalarımı örnek aldım, onlar gibi olmaya çalıştım. Drama eğitimine oldukça iyi adapte oldum zamanla. Başka eğitim almayı istemeyecek kadar seçici davranabilecek kadar benimsemiştim bu etkinliği. Madem bu kadar çok seviyorsun, pilot eğitimini al bunun o zaman dediler ve İstanbul’daki eğitime gönderdiler. Orada o kadar güzel bir eğitim aldım ki dönünce Van’a koştum ofise ve vâkıfa gelen en dezavantajlı grupla çalışmak istediğimi söyledim. O kadar ısrara dayanamadılar ve aldım grubumu. “Hababam Sınıfı” grubum.


Aldım çocukları drama yapacağız dedim. Bir heves koyuldum işe. O kadar heyecanlıyım ki anlattıkça anlatıyorum, sabırla, tekrar tekrar… O kadar kapalılardı ki içlerinden biri bağırdı bana. Kötü sözler söyledi. Yine de inat edip devam ettim anlatmaya. Bir anda bir şeylerin ters gittiğini anladım. Ne kadar anlatırsam anlatayım onlarda bir karşılığı yoktu. Çünkü bilmiyorlardı, benim çocukken bilmediğim gibi. Gözlerim dolu dolu bitirdim o günkü etkinliği. Koşarak gittim yine ofise, anlattım olup biteni. Ne yapabiliriz? Diye uzun uzun konuştuk. Onları tiyatroya götürmenin bir yolunu aramaktansa asla unutamayacakları daha farklı bir deneyim yaşasınlar istedim. Tiyatroyu onlara getireceğim dedim ve hemen üniversitenin tiyatro kulübü ile görüştüm. Bir grup arkadaşımızla beraber harika bir oyun hazırladılar. 2 hafta hiç durmadan çalıştılar. O büyük gün geldi sonunda, her bir çocuğa tek tek bilet hazırladık. Bir gişe yaptık kapının önüne. Gişeye de yıllar önce TEGV’e beraber gittiğim, benim gibi çocuk gönüllü olan kardeşim geçti. “Rumii” koyduk tiyatronun adını. Biraz Ben, Biraz Anadolu!


Çocukların da zaman zaman katıldığı o kadar harika bir oyun oldu ki! Yüzü gülmeyen tek bir çocuk yoktu koca salonda. 2 yıl sonra yine parkta karşılaştım çocuklarımdan o bana bağıran, en yaramaz olanıyla. Bana o günü hatırlattı, “büyüyünce tiyatrocu olmak istiyorum ben abla” dedi, ne kadar eğlendiğini uzun uzun anlattı.
Şimdi ne olduğunu hatırlayamadığım bir sebepten dolayı biz onca saat hazırladığımız oyunu sergileyememiştik. Çok üzülmüştüm o zamanlar, günlerce ağlamıştım prenses olamadığım için.
Çocuğum bana ne kadar eğlendiğini ve büyüyünce tiyatrocu olmak istediğini anlatırken Küçük Prens’te geçen “Yalnızca çocuklar neyin peşinde olduklarını biliyorlar.” Sözü geldi aklıma. Küçük prenses olmamıştım belki ama çocuklara hayal kurdurtacak küçük prens olabilirim daima.

Sosyal Medya Üzerinde Biz.
Anında Haberdar Ol

Sosyal Medya üzerinden bizi takip etmeyi unutmayın.

Duyurularımızdan haberdar olmak için bültenimize kayıt olun!