yükleniyor

Van Eğitim Parkı Gönüllümüz Abdülmecit Alter'in TEGV Hikayesi

Van Eğitim Parkı Gönüllümüz Abdülmecit Alter'in TEGV Hikayesi güneş amblemi.


1981 yılında Van merkezde doğdum. Dört erkek, üç kız toplam yedi nüfuslu bir ailenin bizdeki tabiri ile son beşiğiyim. Babam evimizin geçimini sağlamak amacıyla inşaat işlerinde çalışıyordu. Abilerim ise yaşıtlarına göre birçok yönden daha yetenekli olmalarına rağmen ekonomik nedenlerden dolayı okullarını bırakıp hayata erken yaşta atılmak zorunda kaldılar. Galiba evin küçüğü olmak benim için bir şanstı ve okul hayatım kesintiye uğramadı. İmkânlarımızın kısıtlı olması derslerime engel olmuyor, aksine daha başarılı olmama, sosyal alanlarda becerilerimin gelişmesine neden olmuştu. Bence asıl yokluk insanı daha yaratıcı kılıyor. Bulunduğum çevredeki arkadaşlarım ile aynı düşünemiyor, davranışlarını tasnif etmiyordum. Bu benim aklımda oluşan hayat şeması değildi.
Üretmek, sorgulamak, keşfetmek ihtiyacı duyuyordum. Resimde de gün geçtikçe başarılı oluyor, ödüller alıyordum. Belki de bu çocuktan bir şey olmaz lafını duymamam benim için en büyük şanstı. Okulumu okuyabilmek için çeşitli işlerde çalıştım. Zor oluyordu, oyun çağında başka duyguları hissetmek beni olgunlaştırmıştı. Ama çalışmak zorundaydım. Okumayan baba, anne, ilkokul terk abilerimin olması onları eğitimin öneminden uzak tutmamış aksine daha duyarlı olmuş, her şeyin başı okumak olduğunu bilen bireyler yapmıştı. Bütün bu özelliklere sahip ailemin olması, imkânsızlıklar daha üretici olmama neden oldu ve hep bir şeylerin eksikliğini hissetmiştim.
Kulaktan kulağa yayılan 1999 yıllarıydı. Arkadaşlar bir yer açılmış oyunlar, kitaplar var diyorlardı. Bende duydum bilgisayarlar bile var. Kelimeler kafamda dolaşıyor içimi bir heyecan sarıyordu. Hemen gitmek, bilmek, görmek ve oynamak istiyordum. Öğretmen yokmuş abi varmış, müdire yokmuş Rezzan abla varmış, birde Fatih abi varmış. Aynı kaderi paylaştığım Yaşar adındaki arkadaşım ile yola koyulduk ve bahsi geçen o yerdeydik. Kayıtlı olmadığımız için sadece dış etkinliklere katıldık. Spor alanları ve oyun parkı bize açıktı hemen oynamaya ve etkinliklere katılmaya başlamıştık. O salıncağın sesi hala kulaklarımda. Burası farklı bir yerdi. Kimse bize bağırmıyor, yasaklar koymuyordu, sindirmeye çalışmıyordu. Her renk ve her ezgi kendi yolunda akıyor, hoşgörüler ile içimiz ferahlıyordu. Evet, burası aradığım yerdi. 1998 yıllarında eğitim parkında etkinliklere katıldım ve TEGV çocuğu oldum. Lise çağlarına doğru belki de hayatım değişecekti.
Onaylanmak değerli olmak ve sevilmek kişiliğimi okşuyordu. Lise sona yaklaştıkça müzikte de bilgi becerilerim gelişiyor buna paralel olarak hayat yükü de kendini iyiden iyiye gösteriyordu.
TEGV her ihtiyacım olduğunda yanımdaydı ve eksiğimi kapatıyordu. Buradaki abla ve abiler yardım ediyor, Rezzan abla da hayat tecrübeleri ile bize rehberlik ediyordu. Müzik ile tanışmam, hastalığı için eve gelen bir yakınımızın ağaca misina ipi bağlayıp, bağlamaya benzer bir alet yapması ile başladı. Babamın kaval çalması ailemden gelen genlerde müzik yeteneğimin olduğunu göstermişti. Yetenek alanlarına yöneldim. İki alandan birini seçmem gerekiyordu. Bir yandan müzik kursu, bir yandan da resim kursu. İkisini de çok seviyordum. Müziği tercih etmem gerekti ve bu alanı seçtim. Öyle ya bağlama almam gerekiyordu.
Arkadaşım ile uzun süreli aramalarımız sonucu ucuzundan bir bağlama bulduk. Ama nasıl alacaktık? Hemen eve geldik durumu anlattık. Annemin pırlanta gibi kalbi, babam ve abilerimin paha biçilemez destekleri ve hafif hüzünlü bakışları arasında, abimin diş çekme parasını, annemin poşetlediği az miktardan para ile birkaç çırpınıştan sonra almıştık bağlamayı. Dualar ile bağlamamızı alıp hemen işe koyuldum ve başladım çalışmalara. Kurslar devam ederken bunun yanında kort tenisi, masa tenisi vb. etkinlikler ile kişisel gelişimim üst seviyeye ulaştı ve birçok kötü alışkanlıktan uzak durmamda en kritik
dönemimi olumlu geçirmeme yardım etti. Sosyal çevre, saygı duyma ve hoşgörülü olmayı burada çok daha kısa sürede kazandım. Üniversite sınavına girmek için hazırlanmam gereken kursu burada alıp müzik bölümüne girmeyi arkadaşım ile başardık. Bundan sonra hayatımı daha yararlı olmak üzerine kurmam gerektiğini düşünerek bilgilerime bilgi kattım ve bu aldığım donanımlar ile geride bıraktığım, beni bekleyen benlerin olduğunu biliyordum. Vakit geçirmeden Feyyaz Tokar eğitim parkına koştum gerekli eğitimleri aldıktan sonra müzik etkinliklerinde gönüllü olarak görev almaya başladım. Ben de artık abi olmuştum ve gün geçtikçe öğreniyor, öğretiyordum. Yeni enstrümanlar, yeni arkadaşlar, her şey hızlı gelişiyordu. Paylaşmak ve gözlerimdeki ışıltıyı, gözlerdeki ışıltı ile birleştirmek inanılmaz bir mutluluk veriyordu. Bu benim ve onlar için büyük bir şanstı. Burada aldığımız iletişim eğitimi, düşler atölyesi eğitimi, drama, tiyatro eğitimleri ve birçok spor etkinliği bize hayat boyu yardımcı oldu. Bu eğitimler sayesinde içe kapalı toplumda kendimizin ifade özgürlüğünü elde ettik. Toplumun birçok kesiminden tanıdıklarımız oldu. Bu süreçte okulum bitti ve bu zaman zarfında birçok etkinlik geziler toplantılar ve paylaşımlarda bulunduk. Eğlendik, öğrendik, öğrettik, yorulduk. Paylaşmanın hazzını son damlasına kadar kullandık. 20 yıl oldu. Gerek etkinlik gönüllüsü, gerekse destek gönüllüsü olarak hala buradayım. Öğretmenliğimin 10. yılındayım hala sevgi paylaşıyorum, bildiklerimi aktarıyorum.
Geçenlerde bir olay beni bayağı etkiledi. Bir gönüllü ile karşılaştım. “Bana hocam beni tanıdınız mı?” diye sordu. Ben de “kusura bakma çıkaramadım,” dedim. Bana isminin Nazlıcan olduğunu söyledi ve yıllar önce müzik etkinliğine girdiğini şuanda da resim bölümde okuduğunu söyledi. İnanın ki o anda hissettiklerimi anlatamam. Bende ona, “benden öncekiler bana destek oldu ben sana sende başka insanlara yardımcı olmalısın” dedim.
Şöyle bir geçmişe baktığımda ya olmasaydı, ya karşılaşmasaydım, soruları içimi ürpertiyor. Daha hızlı, daha içten, daha faydalı olmalıyım. Çünkü o kırmızı yanaklı, saf yürekli çocuklarımız fazlası ile hak ediyor bunu. Bu ülkede bir yerlerde olmak onlarında en doğal hakkı. Ben ne yapabilirim demek sadece sorunları görmemektir. Hâlbuki bir damla yağmur bir yaprağı daha güçlü kılacaktır. Gelin beraber bu topraklarda yağalım.

16.01.2023
Sosyal Medya Üzerinde Biz.
Anında Haberdar Ol

Sosyal Medya üzerinden bizi takip etmeyi unutmayın.

Duyurularımızdan haberdar olmak için bültenimize kayıt olun!